• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

GÜNEŞ DERGİSİ 

Türkiye-Azerbaycan Ortak Yayını

    • GÜNEŞ DERGİSİ
    • Türkiye ve Azerbaycan Ortak Yayını
    • GÜNEŞ DERGİSİ
    • Türkiye -Azerbaycan Ortak Yayını
Üyelik Girişi
Site Haritası
Takvim
Kültür

Türkiye Edebiyatı

 

        NAZIM HİKMET

                         1902- 1963

Nâzım Hikmet (1902–1963), modern Türk şiirinin en etkili isimlerinden biridir. Toplumsal gerçekçi bir bakış açısına sahip olan şair, Kurtuluş Savaşı’nı ‘Kuvâyi Milliye Destanı’ adlı eserinde epik bir dille işlemiştir. Bu destan, Anadolu halkının işgale karşı verdiği mücadeleyi, bireysel kahramanlardan çok kolektif bir direniş olarak ele alır. Nâzım’ın kullandığı serbest ölçü ve ritim, şiire dinamik ve vurucu bir ton kazandırır. Nâzım Hikmet, Kurtuluş Savaşı’nı yalnızca askeri bir mücadele olarak değil, aynı zamanda halkın uyanışı ve devrimci bir dönüşüm olarak yorumlar. Onun eserlerinde Anadolu’nun yoksul köylüleri, işçileri ve kadınları da destanın asli kahramanlarıdır. Elmas Yıldırım ve Nâzım Hikmet, farklı coğrafyalarda yetişmiş, farklı siyasi ve kültürel ortamların etkisi altında eser vermiş iki şairdir. Elmas Yıldırım, ‘Qara Dəstan’da bireysel bir lirizmin ve gurbet psikolojisinin etkisini taşırken; Nâzım Hikmet, ‘Kuvâyi Milliye Destanı’nda kolektif bir mücadelenin epik boyutunu öne çıkarır. Her iki şair de halkın gücüne inanır, ancak Yıldırım’ın şiirinde vatan özlemi ve milli kimlik vurgusu daha belirgindir. Elmas Yıldırım, Kurtuluş Savaşı’nı Türk dünyasının ortak davası olarak görürken; Nâzım Hikmet, savaşı sınıfsal ve toplumsal boyutlarıyla ele alır. Bu farklı perspektifler, iki şairin ideolojik duruşlarını ve sanatsal tercihlerini yansıtır.Bu sayıda hakkında bahs etdiyimiz şairlrt Elmas Yıldırım ve Nâzım Hikmet, Türk Kurtuluş Savaşı’nı farklı açılardan ele alsalar da, eserlerinde ortak bir idealde buluşurlar: özgür ve bağımsız bir vatan. Yıldırım’ın ‘Qara Dəstan’ı, Türk dünyasının sınır tanımayan milli duygularını dile getirirken; Nâzım’ın ‘Kuvâyi Milliye Destanı’ halkın kolektif gücünü ve devrimci potansiyelini ön plana çıkarır. Bu iki eser, savaşın yalnızca cephede değil, edebiyatın sayfalarında da sürdüğünün kanıtıdır.

1 Foto: Nazım Hikmet Foto: http/www.biyografya.com/  Hikmet, N. (1965). Kuvâyi Milliye Destanı. İstanbul: Yön Yayınları. Hasanov, R. (2010). Elmas Yıldırım’ın Şiirlerinde Milliyetçilik. Bakü Üniversitesi Yayınları. Yalçın, M. (1999). Nâzım Hikmet ve Toplumsal Gerçekçilik. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.

KUVAYİ- MİLLİYE DESTANI

Fevkalâde ürünlerinin dünyaya geldiğime, yaşadığını, aydınlığını, kavgasını ve geçimini seviyorum.

Kutrunun değerlerinü santimine kadar satırlar halinde, ve meçhülüm değilken, yanındaki oyuncaklığı,

Dünya inanılmayacak kadar büyüğü benim için.

Dünyayı dolaşmak, yemediğim balıkları, yemişleri, yıldızları gör keşke…

Hâlbuki ben Yalnız yazılarda ve resimlerde yaptığım Avrupa seyahatlerimi.

Bütün ömrümce, mavi pulu Asya'da damgalanmış bir tek mektup bile alamadım. ,

Ben ve bizim mahalle bakkalı Amerika'da ikimiz de kuvvetle meçhulüz.

Buna rağmen benim kuvvetim bu büyük dünyada yalnız kalmayacağımdır.

Dünya ve insanların yüreğinde sır, ilmimde muamma değildirler.

Ben kurtarıp kellesini nida ve sual işaretlerinden, açık ve endişesiz girdim safıma.

Ve dışında bu safın toprak ve sen bana kâfi gelmiyorsunuz.

Hâlbuki sen harikulade güzelsin, toprak sıcak ve güzeldir.

Toprak sıcak ve güzeldir. Ve hücrelerin en güzel yerlerinden biri memleketimdir benim.

Memleketim. Memleketimi seviyorum.

Çınarlarında kolan vurdum, hapishanelerde yattım.

Hiçbir şey dindirmez iç sıkıntımı, memleketimin şarkıları ve tütünü kadar.

Memleketim Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve otuz Ağustos, kurşun kubbeler, fabrika bacaları benim o kendinden bile gizleyerek sarkık ıyıkları altından gülen halkımın eseridir.

Memleketim. Memleketim ne kadar geniş, dolaşmakla bitmez tükenmez gibi insana geliyor.

Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum.

Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum ve cenuba pamuk işleyenlere çalışmak için Toroslardan bir kere olsun geçemedim diye utanıyorum

Memleketim geliştirici, tren, Ford arabaları, hasta eşekler, kavak söğüt ve kırmızı toprak.

Memleketim sen dünyanın en güzel, En haklı kavgalarından birini yapansın.

Ve ben o kavgayı ve ben seni sevenim.

Gün geliyor dağılıp pâre pâre cildim silinse be-tekmil yarimin hayalinden çakır gözlern nâm ü nişanı, asırlar ezberlemeyi öğrenip devredecektir senin o şiddetli kavganı yapan insanlara İstanbul cezaevi revirinde yazdığım destanı.

Ben mukaddes bir hiddet içinde kavramlarım diken arşınlayıp betonu, demiri dövüp yumruklarımla on beş kere yirmi dört zaman artışı ki onu, buna telin dışında anam ve yüzü güneşli bir yazla birlikte olan karımla telin içinde Kemal Tahir görmektedir.

Yirminci asırdayız. Başlar önde, gözler alabildiğine açık. Yanan şehirlerin kızıltısı, çiğnenmiş ekinler ve bitmez tükenmez ayak sesleri: gidiliyor.

Ve katlediliyor… kadınlar ve çocuklar ağaçlardan ve danalardan daha rahat...

( BİR HİSSE)                                       Nazım Hikmet

 

 

 

 

1 Foto: Nazım Hikmet http/www.biyografya.com/

 Hikmet, N. (1965). Kuvâyi Milliye Destanı. İstanbul: Yön Yayınları. Hasanov, R. (2010). Elmas Yıldırım’ın Şiirlerinde Milliyetçilik. Bakü Üniversitesi Yayınları. Yalçın, M. (1999). Nâzım Hikmet ve Toplumsal Gerçekçilik. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.

 

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam9
Toplam Ziyaret6807
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar41.056341.2208
Euro47.815248.0068